Boşanma Davasında Alınan Tedbirler

Boşanma davasının açılmasıyla evlilik birliği zarar görür. Zira eşler arasında baş göstermiş olan anlaşmazlık ve çekişme, boşanma davasının açılmasıyla daha da şiddetlenir. Bu yüzden doğması olasılığı bulunan tehlikeli durumları karşılayacak tedbirlerin alınması zorunlu hale gelir. İşte bu düşünceyle Medeni Kanun, boşanma davası açıldıktan sonra hâkimi, gerekli geçici tedbirleri almakla yükümlü kılmıştır. Bu tedbirlerin evlilik birliğini korumaya yönelik önemli etkileri vardır. Çünkü boşanma davasının açılması ile dava sonunda mutlaka evlilik birliğinin sona ereceği anlamına gelmez. Boşanma davasının açılmasıyla boşanmaya karar verilip verilmeyeceği, yapılacak olan yargılama sonunda ortaya çıkacaktır. İleri sürülen sebep, boşanma kararı verilebilmesi için yeterli bir sebep olmayabilir ya da ileri sürülen sebep ispatlanamamış olabilir. Bu durumda boşanma davası reddedilir, eşlerin tekrar birlikte yaşama yükümlülüğü doğar. Bu sebepledir ki, dava sırasında, eşler arasındaki ilişkilerin düzenlenmemesi, sorunların kısa vadede çözülebilecek geçici tedbirlerin alınmaması durumunda, dava sonunda verilebilecek red kararı üzerine belki de eşlerin yeniden bir araya gelmeleri olasılığı ortadan kalkar. Fakat dava sırasında hâkimin alacağı bazı tedbirler, eşlerin, davanın red ile sonuçlanması durumunda da yeniden bir araya gelmelerine olanak sağlayabilir. Hâkime, boşanma davası boyunca geçici tedbir alma yetkisinin verildiği TMK 169. maddesinin temel amacı, boşanma davası sırasında zayıf durumda olan eşleri ve çocukları korumaktır. Böylece geçici de olsa, boşanma davası görülürken alınacak bu tedbirler sayesinde, evlilik birliğinin ve eş ile çocukların ihmal edilmesi, onların maddi ve manevi bakımdan zarar görmeleri önlenmiş olur. Medeni Kanun’un 169. maddesine göre, hâkime, evlilik birliğinin daha fazla zarar görmemesi ve eşler ile çocukların çıkarlarının korunması için verilen geçici tedbir alma yetkisi geniş kapsamlıdır. Kanunda, hâkimin alabileceği tedbirler örnek olarak sayılmıştır. Buna göre hâkim, boşanma davasının devamı sırasında gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici tedbirleri re’sen alır. Alınan bu tedbirler, davanın açıldığı tarihten itibaren geçerli olur. Boşanma davasından önce, evlilik birliğinin korunması amacıyla tedbir alınmış olması, TMK 169. maddesi gereğince boşanma davasına bakan hâkimin, boşanma davası boyunca gerekli tedbirleri almasına engel değildir. Hâkim, evlilik birliğinin korunması amacıyla gerekli tedbirleri, kendiliğinden almak zorundadır. Bu konuda taraflardan birinin istemde bulunmasını beklemek, TMK 169. maddesinin özüne aykırı olur. Bununla birlikte lehine tedbir alınması gereken eş, bu hakkından açıkça feragat etmişse, bu yönde bir tedbir alınmasına gerek kalmaz. Örneğin eşlerden biri, diğerinin parasal katkısını istemediği bir dava da hâkimin, parasal katkıya karar vermemesi gerekir. Boşanma davası açılınca hâkim, ilk iş olarak TMK’ nun 169. maddesinde öngörülen geçici tedbirleri alır. TMK 169. maddesinde sayılan tedbirler örnek niteliğinde sayıldığından, evlilik birliğinin daha fazla zarar görmesi ihtimali varsa, bu tedbirlere, benzer tedbirlerde alınabilir. Medeni Kanun’un 169. maddesinde öngörülen tedbirler aşağıda sıralanmıştır;

  Eşlerin barınması; boşanma davası açıldığında hakim, ortak konuttan yararlanma ve eşlerin barınması konusunda gerekli tedbirleri re’sen alır. Eşlerin ayrı konut edinmeleri boşanma sürtüşmelerini azaltmak açısından gereklidir.
  Eşlerin geçiminin sağlanması; hakim, boşanma davası sırasında eşlerin geçimi ile ilgili gerekli tedbirleri re’sen alır. Örneğin hangi eşin diğerine ne kadar parasal katkıda bulunacağını kararlaştırabilir.
  Eşlerin mallarının yönetimi; hakim boşanma davası açıldığında, eşlerin mallarıyla ilgili gerekli tedbirleri de re’sen alır. Durum gerektiriyorsa eşler arasındaki mal rejiminin, mal ayrılığına çevirebilir.
  Çocukların bakımı ve korunması; boşanma davası açılınca hakim, çocukların bakım ve korunmasına ilişkin gerekli bütün tedbirleri de alır.

HÂKİMİN AYRILIK KARARINDA ALACAĞI TEDBİRLER Medeni Kanun’ un 169. maddesine göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınması, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici tedbirleri re’sen alır. Hâkimin alacağı tedbirler sadece bunlar mı olacak sorusunun karşılığı, madde metninde yer alan “özellikle” sözcüğünden anlaşılacağı üzere hayırdır. Diğer bir deyişle hâkim, bu sayılan tedbirler dışında gerek kendisi gerekli gördüğü konularda gerekse eşlerin talebinin bulunduğu konularda gerekli tedbirleri alabilir. Hâkim, evlilik birliğinin korunması için gerekli olan her türlü tedbiri kendiliğinden almak zorundadır. Bu konuda, eşlerin talebini beklemek zorunda değildir. Bu tedbirlerin, evlilik birliğini koruyucu bir etkisi vardır. Zira bu davaların açılması, dava sonunda evlilik birliğinin mutlaka sona ereceği anlamına gelmez. Boşanma veya ayrılığa karar verilip verilmeyeceği, yapılacak olan yargılama sonunda ortaya çıkacaktır. İleri sürülen sebep, boşanma kararı verilebilmesi için yeterli bir sebep olmayabilir ya da ileri sürülen sebep ispatlanamamış olabilir. Bu durumda dava reddedilir, eşlerin birlikte yaşama yükümlülüğü doğar. Bu sebepledir ki, dava sırasında, eşler arasındaki ilişkilerin düzenlenmemesi, sorunların kısa vadede çözülebilecek geçici tedbirlerin alınmaması durumunda, dava sonunda verilebilecek red kararı üzerine belki de eşlerin yeniden bir araya gelmeleri olasılığı ortadan kalkar. Fakat dava sırasında hâkimin alacağı bazı tedbirler, eşlerin, davanın red ile sonuçlanması durumunda da yeniden bir araya gelmelerine olanak sağlayabilir. Medeni Kanun’un 169. maddesinde düzenlenen geçici tedbirleri kısaca açıklamak gerekirse: 

TMK’ nun 169. maddesine göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan eşlerin barınmasına ilişkin tedbirleri kendiliğinden alır. Yine aynı madde hükmüne göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan eşlerin geçimine ilişkin tedbirleri boşanma veya ayrılık davası açıldıktan sonra, dava süresi içerisinde, eşlerin ortak yaşama son verebilecekleri hususu, Medeni Kanunda açıkça düzenlenmemiş olmakla beraber, ayrı yaşama işin mahiyeti icabıdır. Aile konutundan hangi eşin yararlanacağı ne şekilde yaralanabileceği ya da aile konutunda artık oturmak istemeyen eş için yeni bir konutun sağlanması gibi tedbirleri alır. Hâkim, aile konutuna ilişkin tedbirleri alırken eşlerin menfaatlerini dikkate alır. Aile konutunun bir eşin mülkiyetinde bulunup bulunmaması ya da kira gibi bir sözleşmeyle sağlanıp sağlanmadığı önemli olmadığı gibi aile konutunu kullanmasına imkân verilen eşin bunda hak sahibi olması da önemli değildir. 
 

Boşanma veya ayrılık davası açıldığı andan itibaren eşlerin ayrı yaşama hakkı her iki eşe de tanınmıştır. Bu sebepledir ki hâkim, geçici bir tedbir olarak dava maddi anlamda kesin hükümle sabit oluncaya kadar, ihtiyacı olan eşe uygun bir miktarda tedbir nafakası (parasal katkı) ödenmesine karar verir. “Boşanma Öncesi ve Sonrasında Nafaka” kendiliğinden alır. Burada eski Medeni Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde uygulanan tedbir nafakası söz konusudur. Yine aynı madde hükmüne göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan eşlerin malların yönetimine ilişkin tedbirleri kendiliğinden alır. TMK’ nun 169. maddesine göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan çocukların bakımı ve korunmasına ilişkin tedbirleri kendiliğinden alır. TMK’ nun 169. maddesinde, hâkimin, ayrılık halinde alacağı tedbirler sınırlı sayıda sayılmamıştır; “özellikle” denmek suretiyle hâkimin başka tedbirlerde alabilmesine imkân tanınmıştır. Hâkim, geniş takdir yetkisi dâhilinde evlilik birliğinin korunması için gerekli gördüğü bütün tedbirleri ayrılık süresince alabilir. Örneğin eşlerden birinin borçlularına, borçlarını diğer eşe ödemeleri için emir verebilir. Giyim eşyalarının veya evdeki mobilyalardan bir kısmının evden ayrılan eşe verilmesi hususunda, bir karar verilebilir. Boşanma veya ayrılık davası açılmasıyla eşler arasındaki ilişkiler fiilen kesilmiş, evlilik birliğinin taraflara yüklediği yükümlülükler çoğu zaman gönül rızasıyla yerine getirilemez olur. Ayrılık kararı ile birlikte eşlerin geçimi sorunu ortaya çıkar. Bu durumda istem olmasa bile davanın devamı süresince hâkim tarafından gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Boşanma veya ayrılık davası açılmasıyla dava tarihi itibariyle geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakasına (parasal katkıya) karar verilmesi gerekir. Tedbir nafakası (parasal katkı) belirlenirken, barınma, giyecek, yiyecek, eğitim-öğretim gibi giderler dikkate alınmalıdır. Hâkim, tedbir nafakasını (parasal katkıyı) tespit de nafaka isteminde bulunan eşin ihtiyaçları ile diğer eşin mali durumunu göz önünde tutacak ve hakkaniyete göre karar verecektir. Ana baba, çocukların bakımı ile ilgili meseleler üzerinde anlaşmışlarsa, hâkim çocuğun menfaatleri dâhilinde yapılan anlaşmayı inceleyip onay verebilir. Taraflar anlaşamamış iseler hâkim, çocuğun kimin yanında kalacağı, çocuğun bakım masrafları, çocuk kendisine bırakılmayan tarafın çocuğun masraflarına ne ölçüde katılacağı, çocuğu ziyaret hakkının ne şekilde düzenleneceği gibi hususlara ilişkin tedbirleri kararlaştırması gerekir. Yine TMK 182. maddesine göre, mahkeme ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altındaysa, vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. TMK 336. maddesinin 2. fıkrasına göre ise, ayrılık hali gerçekleşmişse hâkim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları göz önünde tutulur. Velayet hakkı kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hâkim, velayeti hem baba hem anne yönünden kaldırıp çocuğa vasi de atayabilir. Ancak bunun için TMK 348. maddesindeki şartların gerçekleşmesi gerekir. 
 

SORULAR

TÜMÜNÜ GÖR
BİZE SORUN
CAPTCHA
Başa Dön