Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 186. maddesinin 2. fıkrasına göre, eşler evlilik birliğini birlikte yönetmekle yükümlüdürler. Önceki Medeni Kanun, evlilik birliğinin yönetiminde erkeği ön plana çıkararak, birliğin başkanlığını erkeğe vermiş ve kadına erkeğe yardımcılık ve danışmanlık etme görevini yüklemişti. Yeni Medeni Kanun, mutlak eşitlikçi anlayışın bir sonucu olarak, evlilik birliğini yönetme hakkını her iki eşe de tanımıştır.
Evlilik birliğinin yönetiminde her iki eşin de eşit hak ve sorumlulukları vardır. Eşlerden her biri, yönetime ilişkin bir girişimde bulunmadan önce diğer eşi bilgilendirmek ve onun katılımını sağlamak zorundadır. Bu, evlilik birliğinin yönetiminin sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için gereklidir ve eşlerin karşılıklı anlayış ve hoşgörüsüne bağlıdır.
Evlilik birliğinin yönetiminde, eşler ortak kararlar almalıdır. Örneğin, ortak konutun tefrişinde alınacak eşyaların seçiminde veya alınan eşyalarla odaların döşenmesinde her iki eşin de görüşü dikkate alınmalıdır. "Yuvayı dişi kuş yapar" atasözü, evdeki uyumun sağlanmasında kadının rolünün önemini vurgulasa da, erkek de bu süreçte kadının önerilerine mümkün olduğunca katılmalıdır.
Eşler, ev işlerinin paylaşımı, eve kimin bakacağı veya ortak konutta kullanılacak eşyaların seçimi gibi tüm konularda ortaklaşa hareket etmelidir. Eşlerin karşılıklı özveri göstermesi, yönetim konusundaki önerilere önem vermesi ve gereksiz yere karşı çıkmaması, evlilik birliğinin uyumlu bir şekilde yönetilmesini sağlar.
Evlilik birliğinin yönetimi, modern ve eşitlikçi bir yaklaşımla her iki eşe de verilmiştir. Bu düzenleme, evlilikteki ortak sorumluluk anlayışını pekiştirir ve evlilik birliğinin daha sağlıklı ve dengeli bir şekilde yönetilmesine katkıda bulunur. Eşler arasındaki karşılıklı anlayış ve işbirliği, evlilik birliğinin yönetiminde en önemli unsurdur.